Herkes üstüne düşeni yaptığını düşünür ama çoğu yanılır…

Buna ben de dahilim…

Bazı durumlarda yanılıyorum, fark ediyorum ve büyük ihtimalle fark edemediklerim de oluyordur. Hayal kırıklığına uğrattığım, beklentilerini karşılayamadığım insanlar oldu, olacaktır da. Keşke olmasa ama ‘size zarar verdiği noktada’ başkalarını memnun etmeniz imkansız bir hal alıyor. Ancak iyi niyet ve çaba, her zaman ilişkilerimi iyi tutmakta büyük yardımcım oldu. Bu iyi niyetin ve çabanın, bazı kötü sonuçları olabileceğini hiç düşünmemiştim. Ben ‘hayır’ diyene kadar, isteklerin bitmeyeceği endişesine hiç kapılmamıştım.

Öyle ki dün ‘hayır’ deyip, yardımımı kestiğim anda karşımda iki çift sorgulayan göz ve ‘biz üstümüze düşeni fazlasıyla yaptık ama sen yine her zamanki gibi ortalığı batırdın’ diyen söz ve davranışlar, çirkinleşmeler. Sanki ben üstüme düşeni ‘fazlasıyla’ yapmamışım gibi. Bugüne kadar emek verdiğim ilişkimiz ve korumaya çalıştığım karşılıklı güven, karşımdaki insanların çıkarlarının bittiği noktada yok oldu. Ben de normalde söylemeyeceğim şeyler söyledim, çözüm olduğuna inanmadığım ama çaresizliğimi dile getiren önerilerde bulundum ve sonuç: Çık git buradan!

Kendilerinin bu kadar kusursuz olduğunu düşünmelerinin sebebi nedir? ‘Bu süreçte bizim de bir hatamız oldu mu acaba?’ diye sormak akıllarına geliyor mu? Ben bahsettikleri gibi kötü, iş batıran biri olsaydım, bunca zaman benimle iletişim halinde kalmaları mümkün olur muydu? İnandıkları şeyi mi söylüyorlar, yoksa inanmak istedikleri şeyi mi? Kendilerini benim yerime koyduklarında, bunca zaman benim yaptığım gibi özverili olabileceklerini düşünüyorlar mı?

Sorular, sorular…

Ben üzerime düşeni yapmaya çalıştım, huzursuz olduğum anda nazikçe dur demek istedim ama hala bir şeylere zorlandığımı görünce, iş, Ömer Seyfeddin’in Diyet’ine döndü, ben de verdiğiniz her şeyi alın demek istedim. Bu noktaya, kendi rızamla gelmedim ama öyleymiş gibi muamele gördüm.

Her şey para değildir. Frank Chimero’nun söylediği gibi:

Para sirküle edilir, zaman harcanır.
Frank Chimero

Bir insanın en değerli varlığı zamanıdır. Bunu kendisi için, sevdikleri için ve inandığı değerler için harcar. Zamanınızı boşa harcamayın. Doğan Cüceloğlu’nun Maydanoz Doğan isimli yazısını mutlaka okuyun; zamanın değerini anlayabilmek adına oldukça değerli bir yazı.

Ardından hayatınızda kimlerin ihtiyaçlarına cevap vermeniz gerektiğini net bir şekilde belirleyin. Kendinizi kimseye karşı borçlu hissetmeyin. Eğer böyle hissediyorsanız, bunu arkadaşlarınızla ve fikirlerine güvendiğiniz insanlarla paylaşıp, geçerliliğini sorgulayın. Büyük ihtimalle bazı insanları hayatınızdan çıkarmış olacaksınız ve zamanınızın daha büyük bir kısmının size kaldığını göreceksiniz.

Üzüldüm, üzdüm de.. ama üzdükten sonra daha çok üzülmeme sebep oldular ve üzülmemin yersiz olduğunu anladım, tekrar üzüldüm.

Kimsenin bu şekilde üzülmemesi ve hayal kırıklığına uğramaması dileğiyle.