Menü Kapat

Hayat bir alem :)

Ömür Yanıkoğlu'nun kişisel bloğu…

Kategori / Edebiyat

War

Bazen sabahları doğaçlama bir şekilde İngilizce bir şeyler düşünüyorum hatta bazen uydurma şarkılar söylüyorum. Aşağıdaki sözler de bugün dökülüverdiler. Bildiğim kadarıyla mutluyum şu an ama içimde mutsuzluğa dair yeter miktarda geçmiş kaynaklarım var elbette. * * * War I declare war Between myself and I I don’t know why I don’t know why I hate […]

Aynı

Hasta olmadığı halde sağlık ocağına gitti Orhan. Dört kişilik kuyruk. Genelde bir-iki kişi olurdu bekleyen ama özellikle dikkat etmişti yıllardır; en fazla dört kişilik kuyruk olurdu. Tabelasında “5 hasta ya da daha az” yazdığını hayal etti, birkaç yıl önce gördüğü yabancı bir filmin posterindeki gibi. Gülümsedi bir an, sonra geçti. Muayene oldu, bir şeyi yoktu. […]

Eskilerden bir şiir: Hayat bir alem!

Az önce şans eseri bir blogspot sitesindeki yorum kutusunda kendi avatarımı görünce hemen üstüne tıkladım ve orada bıraktığım tek içerik olan bu şiiri buldum. Geleceğe daha geçmişten bir not gibi buraya da eklemek istedim; Blogspot kapanırsa, bu içerik de kaybolmasın diye :) Hayat bir alem! Sevmeli hayatı; hayatın amacını sevmeli! Ümitsizliğe düşmemeli, düşüp kaldığında.. Ve […]

Uzaklarda aradığım fantastik dünyayı çok yakınımda buldum: Puslu Kıtalar Atlası!

Bu bir kitap tanıtım yazısı değil. Kitapların, Türkçe’nin ve Edebiyatın hayatımdaki yerini anlatacağım bir anı yazısı aslında. Henüz ilk okuldayken şiir yazmaya başlamıştım. Şimdi düşünüyorum da, küçük bulmacaları hala çok seven ben, o zamanlar sahip olduğum yegane araçla, kelimelerle oynayabileceğim bir tür bulmaca oyunu keşfetmiş gibiydim aslında. Kısa ve basit maniler yazar, arkadaşlarımla paylaşırdım. Onlar […]

Adanmış bir hayat: Ana

Hayatınızın ne kadarı size ait, ne kadarını sevdiklerinize ayırdınız? Hayatınızdaki insanları düşünün.. ailenizi, arkadaşlarınızı, hayranlık duyduğunuz kimseleri düşünün. Hangisi için hayatınızın neredeyse her gününü çalışarak geçirirdiniz, dünyevi zevklere azıcık bile vakit ayırmadan, tek başınıza yaşardınız ve gelirinizin tamamına yakınını on(lar)a gönderirdiniz? Ya da, daha doğrusu, bu saydıklarımdan herhangi biri için yapabilir miydiniz bunu?

Ben cevap vermekte zorlanıyorum. Başa gelen çekilir demek geliyor içimden ama o kadar kolay olmadığını düşünüyorum. Devamını Oku

Hayaller, Gerçekler ve Kararlar

“O çocuk o hareketi nasıl yaptı lan!” diye düşündü küçük ve devam etti “Kolu çevirip düğmeye bastı işte.. Ben de yapıyorum ama olmuyor bir türlü.” Bir çocuğun dünyası, ona sığdırabildiği şeyler kadar büyüktür; ailesi, komşuları, arkadaşları, yaşadığı ev/mahalle/okul, belki gezmeyi seven bir ailesi varsa yaşadığı şehir, televizyon izliyorsa izleyip öğrendikleri, eğer okumayı keşfetmişse okuyup öğrendikleri, […]

Öykü Yazımı Hakkında (Derleme)

Yazmaya Nereden Başlamalıyım

Yazmaya başlamadan önce ne yaptığımızı ve ne amaçla yaptığımızı bilmek gerekir. Yazmak nedir? Ne için yazıyoruz (ki bu son derece kişisel bir sorudur ve cevabı da kişiye mahsustur)? Ancak bu soruların cevabı bilinmediği müddetçe “nasıl yazarım?” sorusunun cevabı aranmalıdır.

Şu çok iyi bilinir ki yazmak insan doğasına paralel bir eylemdir. Her ne kadar insan evrenin yaratıcısı olmasa da kurmaca dünyanın yaratıcısı olarak son derece içgüdüsel bir duyguyu beslemektedir. Yazmak bir anlamda yaratmak ve yaradanı taklit etmektir. Bu anlamda manevi bir eylemdir.

Günümüzde yazı bir terapi metodu olarak da kullanımaktadır. Yazan kişilerin psikolojik anlamda son derece rahatladıklarını gösteren araştırmalar ve bilimsel bulgular mevcuttur. Ayrıca yazmak yazarak düşünmeyi de beraberinde getirdiğinden yazar olmanın zihinsel kapasitenin gelişimi açısından da faydalı olduğu daha önce bir çok çalışma ile gösterilmiştir.

Bunun dışında bazı kimseler de gündelik yaşantılarının notlarını tutmak için yazar. Örneğin gördüğü güzel bir kadını kelimelerle kaydeden veya başından geçen heyecanlı bir olayı yazarak kaydeden kişiler de mevcuttur.

Nasıl Yazmalı?

Yazarlığı hem zor hem de zevkli kılan unsur yazarın uzun süre kişiler, kavramlar ve olaylar üzerine düşünmesidir. Daha da zor olanı ise bir kurmaca eser çerçevesinde kavram, karakter ve olayları birbirine bağlamak ve uzun soluklu bir süreçte ilerletmek; ilerletirken de okuyucuya kyif ve heyecan vermektir. Özetle ve çok kabaca iyi yazmanın üç altın kuralından bahsedebiliriz: Devamını Oku

Hikaye

Saat sekiz. Birden ayağa fırladım ve çalmakta olan alarmı kapatırken, “Ne biçim de vaktinde kalktım!” dedim kendime. Genelde böyle olmaz çünkü; yataktan zorla kalkar, gözlerimi ovuştururken yavaşça masanın üstündeki telefona uzanır ve alarmı kapattıktan sonra aynı uyuşuklukla yatağa geri dönerim. Bu kez farklı olmasının sebebi nedir, tam olarak bilmiyorum ama ara sıra oluyor böyle ve […]

Bir Pazar Sabahı

Çok sevebilirsiniz bir Pazar sabahını.. Geç uyanıp keyif yapacağınız için değil, Sabahın kör karanlığında, rahatsız bir uykudan uyanmanıza rağmen.. Erkenden sevdiğinize kavuşacağınız için değil, Saatlerce sokaklarda onu beklenenize rağmen.. Günler, haftalar, aylar hatta yıllar yetmemişken, Bir gün, sadece akşam ezanına kadar hasret giderecek olmanıza rağmen.. Günün sonunda yine ayrı kalacağınızı bilmenize rağmen, Bir Pazar sabahını, […]

Kürk Mantolu Madonna

Sabahattin Ali’nin okuduğum ilk romanı. Yaklaşık iki yıl önce Işığım hediye etmişti :) Çok iyi bir okuyucu olmadığımdan başlamam iki yılımı aldı; o da haftalar önce bir heves anında… Okuduğum için çok memnunum; gerçi on sayfam daha var :D Okuduğum son iki cümle, bana yaşadığım bir hadiseyi hatırlattı ve doğruluğunu tecrübe ile sabitlediğimi farkettim, paylaşmak istedim… […]

Eski Yazılar